Arnavutköy’e bağlı Yeniköy’de yaşayan köylüler, 35 yıldır süregelen tapu çilesine bugüne kadar hiç bir hükümet ve devlet kurumu sahip çıkmamasından şikayetçi.
Adnan Menderes döneminde tapu aldıkları arazilerinin daha sonra orman arazisi içerisinde kaldığı gerekçesi ile tapuları iptal edilen Yeniköy’lü vatandaşlar 1975 yılında başlattıkları hukuk mücadelesini taşımadıkları merci, çalmadıkları kapı kalmadı. Aradan geçen 35 yıla rağmen köylüler halen bir sonuca ulaşamamışlar.
35 yıldır mücadele veriyorlar
1975 yılı öncesi kendilerine verilen tapuların daha sonra devlet tarafından ellerinden alınarak arazilerinin Orman alanına dahil edildiğini söyleyen köylüler dertlerini şöyle anlatıyorlar; “Buralar atalarımızdan bize yadigar yerler. Menderes döneminde devletin tapulandırma çalışmaları sonucu şahsi tapuları çıkmış araziler. Buralar 1975 yılında orman arazisi kapsamına alınarak tapular iptal edilmiş. Sonrada bölgede maden çalışması yapan Milten Holding’e kömür madeni çıkarmak üzere devredilmiş. Ancak şuanda bizim arazilerimizde maden çalışması bitmiş durumda. Dolayısıyla artık yerlerimizin bizlere tekrar iade edilmesini istiyoruz. Başvurmadığımız kapı kalmadı. Ama halen bir sonuç alabilmiş değiliz”
AİHM’ye gidebiliriz
35 yıldır sürdürdükleri mücadelelereniden asla vazgeçmeyeceklerini belirten köylüler; “Şuanda mecliste grubu bulanan AKP, CHP ve MHP’nin sorunumuza bir çözüm yolu üretmelerini istiyoruz. İktidar partisi AKP’nin yaşadığımız bu sorunu çözecek bir yol bulması mümkün. Ata yadigarı yerlerimiz için hukuki alanda verdiğimiz mücadelede biz yetersiz kalıyoruz. Türkiye’de Anayasa değişti ama bizim yaşadığımız haksızlığı düzeltebilecek bir kanun maddesi bulamıyoruz. Gerekirse hakkımızı İnsan Hakları Mahkemesi’nde arayacağız” diyorlar.
Adalet mülkün temeli değil mi?
Orman Genel Müdürlüğü tarafından ormanlık alan olarak kamusallaştırılıp maden çıkartılması için Yeniköylülerden alınan bu arazilerin maden çıkartıldıktan sonra asıl sahipleri olan kendilerine geri iade edilmesi gerektiğini öne süren köylüler; “Sesimizi duyan bir allahın kulu yok. Huku bize ’Haklısınız ama bu hakkınız kaybolmuş’’ diyor. Oysa ‘Adalet Mülkün temelidir’. Mülk hakkı olamadan adalet tahsis edilemez. Ortada yıllarca süren bir maden üretimi var. Bu nedenle bir girişim yapabilme şansımız yokken, zaman aşımı diye bir karar karşımıza çıkıyor. Ortada ne orman var, ne de maden. Ama biz yine de arazilerimizi alamıyoruz” diyorlar.
Bir garip durum
Yeniköy sakinlerinden Demir Demircan’ın 25 -03-1975 Tarihinde Orman Bakanlığı Orman Genel müdürlüğüne yapılan itiraz dilekçesine verilen cevap ise 24 Haziran 1975 tarihli ve 5081 sayılı emirle Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme raporuna göre Toprak Tevzi Komisyonu tarafından senetsizden verilen tapuların orman tahdidi içinde kaldığı ve Mazharpaşa ve Kulakçayırı ormanı olarak Devletleştirilen ormana ait yerler olduğu dolayısıyla tapulama çalışmalarının geçersiz olacağı cihetle nazara alınmaması gerektiği anlaşılmıştır deniliyor. Ancak dilekçenin devamında şu ifadeler yer veriliyor. ‘’ Yeniköy Ormanları Devlet adına tahdit edilmiş olup 6 nolu Çatalca zabıt defterinde 127–128 Nolu hattın cenubundan 29.02.1925 tarih ve 55/716 nolu Tapu ile Ali oğlu Rıza tarafından tasarruf edilen tarlanın sahibine aidiatı kabul edilmiştir. Dilekçede bahsi geçen bu tarla tahdit sınırları dışında bırakılmıştır. Tapusundaki miktar kadar tarla mal sahibinin tapulu mülküdür. Tapulamanın bu tarlaya girmemesi orman idaresine ilzam etmez deniliyor.
Tehlikeye davetiye çıkarılıyor
Köy sakinlerinde ve arazi mağdurlarından Demir Demircan yıllardır yaşadıkları sıkıntının dışında tehlikeli bir duruma da dikkat çekiyor; Demircan “Sizlerinde gördüğü gibi köyümüzün arka kısmı resmen koca bir vadi haline getirdiler yağmurlarda köyümüzün arka kısmı her geçen gün heyelan nedeniyle göçüyor. Yukarda kalan evler olası yoğun bir yağmurlu havada heyelan nedeniyle yıkılma tehlikesi yaşıyor. Ormanlık alan olarak kamulaştırılan bu yerlerde maden çıkartılmasına rağmen bir fidan bile dikilmedi koca bir vadi oluşturuldu. Olası bir depremde köyümüzün arkası deniz olma tehlikesi ile karşı karşıya sadece denizi dolgu yaparak engel olunmaya çalışılıyor. Karaburun sahil şeridine yapılan yapay set olduğu için köyün aşağısında koca çukurlar bulunuyor” dedi.
Haber: Salih SÜTLAN