SON DAKİKA

Arnavutköyden Manşet HaberlerBölgeden Haberler

Arnavutköy’de ilginç bir öğretmen profili

Arnavutköy Aşık Veysel İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Emrullah Bedir ile bir söyleşi gerçekleşirdik.

Emrullah Bedir öğrencilerine dersleri ilginç bir yöntemle anlatıyor. Bedir dersi yazdığı şiirlerle anlatıyor ve öğrencilerin daha çok ilgisini çektiği için dersten sıkılmıyorlar. Öğrencileri de bu durumdan oldukça memnun. Öğrencilerin bu ilgisinden yola çıkarak değişik konularda şiirler de yazmaya başlayan Emrullah öğretmen, gün geçtikçe profesyonel şiirler yazmaya başlamış. Emrullah Bedir ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi ise şöyle;

Emrullah bey kendinizden kısaca bahseder misiniz?
26.06.1977’de Sivas’ın Kangal’da doğdum. Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdim. 2002’de Sivas Kongre Lisesi’nde öğretmenliğe başladım. Bir çok okulda görev yaptıktan sonra Arnavutköy Aşık Veysel İlköğretim Okulu’na tayinim çıktı ve halen burada görev yapmaktayım.

Kaç yılından beri şiir yazıyorsunuz?
Üniversite okurken bazı şiir denemelerim olmuştu. Fakat bir üniversite öğrencisinin denemeleri şeklinde kalmıştı. Ancak profesyonel anlamda iki yıldan beri şiir yazıyorum.

Şiir yazmaya nasıl başladınız?
Şiir yazma fikri mesleğimden kaynaklandı. Okullarda belirli günler ve haftalar ile ilgili programlar, kutlama törenleri yapılır. Çocukların bu törenlerde şiir okumak için çok hevesli ve heyecanlı olduğunu gözlemledim. Ben de buradan eğer şiir yazarak ders konularını anlatırsam çocuklar seve seve ders çalışır düşüncesiyle bazı şiirler yazmaya başladım. Bunlardan Ders Çalışma Teknikleri ve Lale Devri adlı şiirleri buna örnek olarak söyleyebilirim. Ders konularını ölçülü şiir olarak yazıyor, her beyit veya dörtlüğü öğrencilere paylaştırıyor, öğrencilerin birlikte okuması için grup çalışması yaptırıyordum. Böylece daha fazla öğrencinin derse katılımını da sağlamış oldum. Öğrenciler bu şekilde dersle daha çok ilgilenmeye başladı.

Bahsettiğiniz şiirle ders yöntemine daha açık bir örnek söyleyebilir misiniz?
Şöyle bir örnek söyleyeyim. Lale Devri’nin zevk, sefa, eğlence devri olduğunu, helva sohbetleri adı verilen eğlence toplantılarında devrin ünlü şairi Nedim’in okuduğu gazel, kaside, şarkı türünde şiirler ile insanları eğlenceye teşvik ettiğini, lüks ve israfın arttığını, bu durumun ülkenin gelişimine zarar verdiğini çocuklara öğretmek için uzun, yorucu cümleler kurmak yerine şiirsel bir dille, akıcı ve akılda kalıcı bir üslupla bilgileri şu şekilde yazıyorum.

“Gülelim eğlenelim dünyadan kam alalım”
Nedim dese de böyle biz gerçekçi olalım
Dalmayalım gaflete düşeriz sefalete
Tarihin ışığında doğru yolu bulalım.

Çocukların ilgisini çok çektiği için bu tür şiirler ile çocuklar derse daha çok konsantre oluyorlar. Çocuklar ders çalışmaktan çok zevk alıyorlar. Çocuklar bununla sadece ders konusunu öğrenmekle kalmıyor, aynı zamanda şiir ve edebiyat zevklerini de geliştiriyor. Bir zaman sonra şiir denemeleri yapmaya ve beğendikleri şiirleri dosyalamaya başlıyorlar.

İlk yazdığınız şiir hangisiydi?
İlk yazdığım şiir üniversite yıllarımda, Sakarya depremi sonrasında yazdığım bir şiirdi. Depremin bütün olumsuz etkilerini yaşamıştık Sakarya’da. Çok sıkıntılı ve bunalımlı bir zamanda yazdığım bir karalamaydı sadece. 5.8 artçı depreminden sonra
uyuyamadığım bir gecede vakit geçirmek için bir şeyler karalamıştım. “Sonsuz Gece” adını verdiğim bu şiiri yıllar sonra yeniden yazdım, hatalarını biraz düzelttim. Şimdi çok ilgi çeken bir şiir olduğunu söyleyebilirim.

Eski yazdığınız şiirlere baktığınızda neler hissediyorsunuz?
İlk yazdıklarıma baktığımda bazen çocukça bir karalama, bazen acemice bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Bazılarında söz fazlalığı, bazılarında ölçü kusurları, bazılarında kafiye yerine redif olduğunu görüyordum. Bunları mümkün olduğunca düzelttim tabi. Kısaca ilk yazdığım şiirler şiirden çok bir şiir taslağı sayılabilir.

İlham kaynağı olarak neleri görüyorsunuz?
Doğa, müzik, ülke, vatan, millet, insanlar, özel zevkler, moral ve ahlak değerleri, kısacası söze dönüşebilen, ifade edilebilen her şey şiir yazan biri için ilham kaynağı olabilir. “Şarkın Sönmeyen Yıldızı” adlı şiirimi sayfamda yayınladığım zaman takip eden arkadaşlardan biri şöyle bir yorum yazmıştı : “Şairin, şiirin sınırı olamaz derler..işte.. Değişik bir konu…..güzel anlatım…müzik bir başka güzellikte…kutladım…”

Yeni şiir yazmaya başlayanlara önerileriniz nelerdir?
Bir eseri meydana getirmek için öncelikle bu eserin nasıl meydana getirildiğini bilmek gerekir. Bu bakımdan yeni başlayanlar ilk önce şiir türlerini, söz sanatlarını iyi öğrenmeli. Tanınmış şairlerin eserlerini incelemeli. Sürekli kitap okumalı; bilgi ve kültürünü geliştirmeli. Çevresini dikkatli gözlemlemeli, yaşanan olayları dizeye nasıl dönüştürebileceğini düşünmeli. Şiir ve edebiyat ile meşgul olan insanlar ile iletişim kurmalı, onların çalışmalarını takip etmeli. Cebinde aklına gelenleri, gördüklerini, yaşadıklarını not edebileceği bir kalem ve karalama kağıdı bulundurmalı. Beğendiği şiirlerden bir arşiv oluşturmalı. Şiir dinletilerine katılabilir; tv, radyo, internet ve basın yayın araçlarından şiirle ilgili yayınları takip edebilir. Periyodik yayınlanan beğendikleri bir edebiyat dergisini takip edebilirler. Kısacası şiirle haşir neşir olmak gerekir. Şiirlerimi www.edebiyatdefteri.com sitesinde yayınlıyorum. Sitenin adından da anlaşılacağı gibi şiir ve edebiyat sitesi. Bu edebiyat sitesini tavsiye ederim.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Öğrenciler için hazırlayacağım flash animasyonlu digital okul yıllığı için “Mezuniyet Acısı” adlı bir şiir yazmıştım. Bu şiiri çok saygı duyduğum değerli şair, yazar ve müzisyen Halit Yıldırım besteledi. Henüz ses kaydı yapılmadı. Bu besteyi şarkı olarak tüm öğrencilere ve Türkiye’ye armağan edeceğim.

Söyleyişi: Arif Sapmaz

Benzer Haberler