SON DAKİKA

Bölgeden Haberler

Arnavutköy Cemevi Hızır oruçları için iftar düzenledi

Arnavutköy Hacı Bektaş-ı Veli Kültürünü Yaşatma ve Tanıtma Derneği Cemevi’nde Hızır Orucu 13-14-15 Şubat’ta iftar yemeği düzenledi.

Hızır Orucu’nun ikinci gününde İYİ Parti Arnavutköy İlçe Başkanı Mustafa Vural, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Şişli Şube Başkanı Ersin Varlık Aşlamacı, Esenler Hacı Bektaş Veli Cemevi yönetimi ve vatandaşlar katıldı. Arnavutköy Hacı Bektaş-ı Veli Kültürünü Yaşatma ve Tanıtma Derneği Başkanı Yüksel Yılmaz kısa bir konuşma yaparak, Hızır orucu iftarına katılan misafirlerine teşekkür etti.

Arnavutköy Cemevi Dedesi Süleyman Güngör Zafer Kara’ya Hızır Orucu hakkında bilgiler verdi. Arnavutköy Cemevi Dedesi Süleyman Güngör, Kefs Suresi’ni okuyarak, “Bir vakit Musa genç hizmetçisine demişti ki, ‘İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım yahutta senelerce gideceğim’ Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıkları unuttular. O zaman balık denizde bir deliğe doğru yol alıp gitmişti. Bu şu şekilde gerçekleşir zaman genç hizmetçinin getir kuşluk yemeğimizi gerçekten biz bu yolculuğumuzu yorulduk dediler. Genç, ‘gördün mü dedi kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unuttum onu hatırlamam muhakkak şeytan unutturdu’ onu şaşıracak bir şekilde denizdeki yolunu tutmuştu. Musa Peygamber dedi ki, ‘işte aradığımız oydu’ bunun üzerine bizleri takip ederek gerisin geriye döndüler. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki biz onu katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızda bir ilim öğretmiştik. Kullarımızı bir kul kastederken Hızır Aleyhisselam’ı bahsediyor Cenaba Allah. Musa Peygamber, ‘ona sana öğütlerin ilimde bana da öğretmen şartı ile sana talip olabilir miyim’ dedi. O doğrusu sen benimle olamayacaksın ama sen sabredemesin benimle havaslarını almadığın şeyi nasıl sabredeceksin ki Musa, ‘İnşallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim’ o halde eğer bana uyacaksan bana hiçbir şey yakından hakkında soru sorma takii ben sana ondan söz açıncaya kadar. Bunun üzerine ikisi beraber gittiler nihayet gemiye bindiler. Bindikleri tuttu ve gemi yaraladı. Balta aldı Hızır Aleyhisselam gemiyi delmeye çalıştı. Musa Aleyhisselam, ‘içindekileri boğmak için mi gemiyi yaraladın. Doğrusu kötü bir iş yaptın’ Hızır Aleyhisselam, ‘o dedim ki sen benimle beraber olmaya sabrın yoktur ya Musa’ Musa Peygamber, ‘unuttuğum şeyleri beni suçlama ve bu işimden dolayı bana güçlük çıkarma’ yine gittikleri bir yerde bir çocuk rast geldi. ‘Onu öldürdün Hızır Aleyhisselam Musa Peygamber bir cana karşılık olmaksızın masum bir cana mı kıydın doğrusu çok kötü bir iş yaptın’ Hızır Aleyhisselam, ‘Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin demedim mi sana ya Musa. Musa eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık benimle arkadaşlık etme doğrusu tarafımdan beyan edilecek sen öze erdin’ Bunun üzerine yine gittiler nihayet bir köy halkına varınca onlardan yemek istediler ancak onlar kendilerine misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular tutup onu doğrultularak Musa, ‘isteseydin buna karşılık mutlaka bir ücret alırdın’ dedi. Hızır Aleyhisselam, ‘O işle bu seninle benim aramdaki aramızı ancak şimdi sen sabretmediğin şeylerin iç yüzünü sana anlatacağım. Önce gemi de çalışan bir takım zavallılardı ben o gemiyi kusurlu hale getirdim ki bütün sağlam gemileri gasp eden bir hükümdar var o gemiyi ele geçirmesin diye deldim. Çocuğa gelince anne babası mümin kimselerdi. Onu bunları azgınlık ve küfür ile sarmasından korktum’ Çünkü diyor ki o çocuk nefis, kötü nefis ama onun anne babası mümin kullardı o çocuk yarın öbür gün bütün topluma insanlara zülm ve kötülük yapar o rahmet içinde olan anne babasına kötülük yapar onun için ölmesini Allah emretti. Çocuğa gelince 81’nci ayet istedi ki rabbin onun yerine kendilerine temizlikçe daha hayırlı ve merhametli bir bakımdan da daha yakını versin. Gelelim o duvar ise o şehirde iki yetim oğlandı altında onlar için saklanmış bir define vardı ve babaları iyi bir zat idi. Onun için rabbin onları ergenlik çağına ermeleri, defineleri çıkarmaları dilediği bütün bunlar rabbinden bir rahmet olarak ta üzerinde ben hiç birini kendi görüşümle yapamadım. İşte senin sabretmenin açıklaması budur.”

“Sorumluluklarımızın olduğunu unutmamamız lazım”

Arnavutköy Cemevi Dedesi Süleyman Güngör ayetin açıklamasını yaparak, “Gemi asıl kişinin bedenidir. Siz o gemiyi eğer ki içinizdeki kötülüğü temizlemezseniz o pislikten arınmazsanız duygu ve düşünceleri pak etmezseniz isterse akşama kadar abdest alın namaz kılın, oruç tutun bir şey ifade etmez. Ancak kendinizi kandırırsınız Allah’ı da kandıracak değilseniz ya. Çocuksa nefistir. Kötü nefistir. Kötü istektir. Bir insan nefsini terbiye etmedikçe buradaki öldürmede ki kasıt terbiye anlamındadır. Siz nefsinizi terbiye etmedikçe Allah’ın rızasını kazanamazsınız. Ama burada da diyor ki kul hakkı ile sakın gitme. Çünkü burada kul hakkı var. Duvarsa, duvar o bir kadın iki yavrusuyla harabe yerde yaşıyorlardı. Çünkü eşi ölmüştü ama çocuklar Allah’ın güvencesi altında yaşıyorlardı. Onların tek sahibi varsa Allah’tır. Hazreti Musa içeri girerken elini duvara sürüyor dümdüz oluyor Musa Peygamber dışarı çıkınca bakıyor duvar dümdüz olmuş diyor ki ‘Ya Hızır mademki sen bu duvarı düzelttinse bunun karşısında bir ücret alsaydık yola gideriz azık ederdik’. Diyor ki senin ki yeter artık bu iç yüzünü sana anlatacağım. Çünkü Musa Peygamber oraya gelinceye kadar kafasında üç tane soru vardı. Yaşadığı hayatında üç soruya cevap bulamamıştı ve bu üç sorunun cevabı da ancak Hızır Aleyhisselam ile buluşmasıyla bulabilirdi. Başka türlü bunu öğrenmesinin mümkünatı yoktu. O duvarsa insanın bedenidir, amelidir, itikatıdır. Siz kendi amel ve itikatınızı düzeltmedikçe beden duvarınızı düzeltmedikçe, temizlenmedikçe o duvar her zaman eğridir, kirlidir. Hem akılda hem gönülde kirli olur. Önemli olan o duvarı düzeltmek kendimizi düzeltmek, amelimizi düzeltmek, kendimizi çeki düzene koymamız lazım. Topluma karşı sorumluluklarımızı, kendimize karşı sorumluluklarımızı, Peygamberimize karşı sorumluluklarımızı, bizi yaratan Allah’a karşı sorumluluklarımızın olduğunu unutmamamız lazım” dedi.

arnavutkoyden.com/Zafer Kara

Benzer Haberler